10
- Katılım
- 9 Haziran 2018
- Konular
- 1,336
- Mesajlar
- 5,589
- Çözümler
- 8
- Reaksiyon puanı
- 1,734
- Puanları
- 113
- Konum
- İstanbul
- Web sitesi
- www.masmavi.net
- Cinsiyet
- Erkek
Çocuğu Down Sendromu Olan Anneler
Engelli bir çocuğa sahip olmak anneliği ya da ebeveynliği kesinlikle değiştirmez. Sadece çocuğa olan yaklaşımınızı, ilgilenme derecenizi ve bakımınızı değiştirir. Bu durumun herhangi bir anneyi rahatsız edeceği düşünülmemelidir. Engelli bireyler hayatımızın bir parçasıdır ve bizden pek de farkları yoktur. Down sendromlu çocuklar ve çocuğa sahip anneler toplum tarafından hala tam anlamıyla kabul edilmiş değillerdir. Farklı göründükleri ve ya davrandıkları için dışlanmakta ve bu durum hem yeterince zorluk yaşamış anneyi hem de çocuğu psikolojik olarak aşağıya çekmektedir. Bu sendrom, diğer insanlardan çok da farklı değildir ve hatta +1 kromozom öndedirler.
Down Sendromu Tanısı Konulduktan Sonra Yaşanılan Duygular
Şok: Anneye verilen bu haber karşısında kişilerde görülen hissizlik ve hareketsiz kalma durumu şok olarak tanımlanmaktadır. Annenin yaşadığı bu durum karşısında gözlenen davranışlar ağlama, çaresizlik ve duygusuzluktur. Anne, çocuğunun down sendromlu olduğunu duyduğunda bu duruma inanmama, sürekli ağlama, çaresiz hissetme gibi duygu karmaşaları yaşamaktadır. Çocuğunun özel gereksinime ihtiyacı olduğunu öğrenen annelerde karşılaşılan ilk duygu şok duygusudur.
Reddetme: Şok duygusunun olduğu ilk aşamadan sonra anneler reddedici tutuma girmektedirler ve bu durum karşısında doktorların açıklamalarını kabul etmemektedirler. Anneler çocuklarını doktordan doktora götürüp, doğru teşhisi bulmaya çalışırlar, çocuklarının down sendromlu değil de normal bir çocuk olduğuna dair kanıtlar ararlar, kendi beklentileri yönünde doktorların cevap vermelerini beklerler. Var olan bu reddetme duygusu down sendromuna karşı duyulan korku ve tedirginlikten olmaktadır; çocuğunun durumu ne olacak, hayatlarında ne gibi değişiklikler olacak gibi düşünceler annelerin reddetme şiddetini artırmaktadır. Fakat down sendromunda var olan tipik fiziksel özelliklerin fark edilmeye başlanmasıyla reddetme şiddetti azaltmaktadır.
Acı Çekme ve Depresyon: Anneler down sendromlu çocuğa sahip olacaklarını öğrendiklerinde, çocuklarının down sendromlu bir birey olmasının yanında birde hayallerinde ki sağlıklı çocuğu kaybetmiş olmaları annelerde büyük bir acıya sebep olmaktadır. Annelerin normal bir çocuğa sevgi duymaları tüm çabalarını sonucu değiştirmemiş olması çocuklarını özel gereksinime ihtiyacı olduğunun gerçeğine varan anneler depresyon eğilimi gösterir.
Karmaşa: Anneler çocuğun down sendromlu bir birey olmasından kaynaklı maddi ve manevi sıkıntılar yaşamaktadırlar. Anneler çocuklarının 24 saat bakım ve gereksinim duymaları ve annenin sağlık ve eğitim kuruluşlarına yönelme durumundan kaynaklanan karmaşadan dolayı annelerin çocuklarını sevip sürekli korumalarının yanında çocuklarına yönelik olumsuz duygularda yaşayabilirler.
Suçluluk: Down sendromlu bir çocuğa sahip olduklarını öğrenen anneler kendilerini ve geçmiş yaşantılarını sorgulamaya yönelirler. Çocuklarının bu durumunun geçmişte yaptıkları bir hatanın cezası olduğunu düşünerek kendilerini suçlamaktadırlar.
Kızgınlık: Anneler bu durumun neden başlarına geldiği düşünür ve ortaya çıkan bu kızgınlığı kendilerine çevrelerindeki bütün insanlara yöneltirler. Bazı annelerin kızgınlıklarını down sendromlu çocuğa yönelttiklerini ve çocuğa kızdıklarına da birçok çalışmada değinilmiştir.
Utanma: Çocuğun fiziksel özellikleri ve yetersizliklerinden dolayı toplumdaki diğer insanlar tarafından çocuğunun hor görülmesi, aşağılanması, acınması ya da reddet edilmesi annelerin utanma duygusuna sebep olmaktadır. Toplumun çocuğu kabul etmemesi, alay etmesi, korkup kaçması olumsuz tutum ve davranışlarından dolayı anne dışarı çıkmak istememekte ve sosyal ilişkilerini sonlandırarak kendi kabuklarına çekilmektedirler.
Uzlaşma: Anneler down sendromlu çocuklarını yaşam kalitesin artırmak için doktorlar ve öğretmenlerle uzlaşıp işbirliğine giderek kabul düzeyine ulaşırlar.
Kabul ve Uyum: Anneler uzun süren bir depresyon döneminden sonra down sendromlu çocuklarının özel gereksinimleri olduğunu kabul eder ve daha gerçekçi düşünmeye başlayarak çocuklarının diğer çocuklardan farklı olduğunu kabullenerek çocuğu bir aile üyesi olarak algılamaya başlarlar. Artık çocuklarını nasıl daha iyi bir yaşam sürebileceğine odaklanırlar artık bu durumu kabul edip bu duruma uyum sağlamaya başlarlar.
Engelli bir çocuğa sahip olmak anneliği ya da ebeveynliği kesinlikle değiştirmez. Sadece çocuğa olan yaklaşımınızı, ilgilenme derecenizi ve bakımınızı değiştirir. Bu durumun herhangi bir anneyi rahatsız edeceği düşünülmemelidir. Engelli bireyler hayatımızın bir parçasıdır ve bizden pek de farkları yoktur. Down sendromlu çocuklar ve çocuğa sahip anneler toplum tarafından hala tam anlamıyla kabul edilmiş değillerdir. Farklı göründükleri ve ya davrandıkları için dışlanmakta ve bu durum hem yeterince zorluk yaşamış anneyi hem de çocuğu psikolojik olarak aşağıya çekmektedir. Bu sendrom, diğer insanlardan çok da farklı değildir ve hatta +1 kromozom öndedirler.
Down Sendromu Tanısı Konulduktan Sonra Yaşanılan Duygular
Şok: Anneye verilen bu haber karşısında kişilerde görülen hissizlik ve hareketsiz kalma durumu şok olarak tanımlanmaktadır. Annenin yaşadığı bu durum karşısında gözlenen davranışlar ağlama, çaresizlik ve duygusuzluktur. Anne, çocuğunun down sendromlu olduğunu duyduğunda bu duruma inanmama, sürekli ağlama, çaresiz hissetme gibi duygu karmaşaları yaşamaktadır. Çocuğunun özel gereksinime ihtiyacı olduğunu öğrenen annelerde karşılaşılan ilk duygu şok duygusudur.
Reddetme: Şok duygusunun olduğu ilk aşamadan sonra anneler reddedici tutuma girmektedirler ve bu durum karşısında doktorların açıklamalarını kabul etmemektedirler. Anneler çocuklarını doktordan doktora götürüp, doğru teşhisi bulmaya çalışırlar, çocuklarının down sendromlu değil de normal bir çocuk olduğuna dair kanıtlar ararlar, kendi beklentileri yönünde doktorların cevap vermelerini beklerler. Var olan bu reddetme duygusu down sendromuna karşı duyulan korku ve tedirginlikten olmaktadır; çocuğunun durumu ne olacak, hayatlarında ne gibi değişiklikler olacak gibi düşünceler annelerin reddetme şiddetini artırmaktadır. Fakat down sendromunda var olan tipik fiziksel özelliklerin fark edilmeye başlanmasıyla reddetme şiddetti azaltmaktadır.
Acı Çekme ve Depresyon: Anneler down sendromlu çocuğa sahip olacaklarını öğrendiklerinde, çocuklarının down sendromlu bir birey olmasının yanında birde hayallerinde ki sağlıklı çocuğu kaybetmiş olmaları annelerde büyük bir acıya sebep olmaktadır. Annelerin normal bir çocuğa sevgi duymaları tüm çabalarını sonucu değiştirmemiş olması çocuklarını özel gereksinime ihtiyacı olduğunun gerçeğine varan anneler depresyon eğilimi gösterir.
Karmaşa: Anneler çocuğun down sendromlu bir birey olmasından kaynaklı maddi ve manevi sıkıntılar yaşamaktadırlar. Anneler çocuklarının 24 saat bakım ve gereksinim duymaları ve annenin sağlık ve eğitim kuruluşlarına yönelme durumundan kaynaklanan karmaşadan dolayı annelerin çocuklarını sevip sürekli korumalarının yanında çocuklarına yönelik olumsuz duygularda yaşayabilirler.
Suçluluk: Down sendromlu bir çocuğa sahip olduklarını öğrenen anneler kendilerini ve geçmiş yaşantılarını sorgulamaya yönelirler. Çocuklarının bu durumunun geçmişte yaptıkları bir hatanın cezası olduğunu düşünerek kendilerini suçlamaktadırlar.
Kızgınlık: Anneler bu durumun neden başlarına geldiği düşünür ve ortaya çıkan bu kızgınlığı kendilerine çevrelerindeki bütün insanlara yöneltirler. Bazı annelerin kızgınlıklarını down sendromlu çocuğa yönelttiklerini ve çocuğa kızdıklarına da birçok çalışmada değinilmiştir.
Utanma: Çocuğun fiziksel özellikleri ve yetersizliklerinden dolayı toplumdaki diğer insanlar tarafından çocuğunun hor görülmesi, aşağılanması, acınması ya da reddet edilmesi annelerin utanma duygusuna sebep olmaktadır. Toplumun çocuğu kabul etmemesi, alay etmesi, korkup kaçması olumsuz tutum ve davranışlarından dolayı anne dışarı çıkmak istememekte ve sosyal ilişkilerini sonlandırarak kendi kabuklarına çekilmektedirler.
Uzlaşma: Anneler down sendromlu çocuklarını yaşam kalitesin artırmak için doktorlar ve öğretmenlerle uzlaşıp işbirliğine giderek kabul düzeyine ulaşırlar.
Kabul ve Uyum: Anneler uzun süren bir depresyon döneminden sonra down sendromlu çocuklarının özel gereksinimleri olduğunu kabul eder ve daha gerçekçi düşünmeye başlayarak çocuklarının diğer çocuklardan farklı olduğunu kabullenerek çocuğu bir aile üyesi olarak algılamaya başlarlar. Artık çocuklarını nasıl daha iyi bir yaşam sürebileceğine odaklanırlar artık bu durumu kabul edip bu duruma uyum sağlamaya başlarlar.